Ekim Devrimi’nde telgraftı bugün internet

Mustafa Kuleli
23 Mart 2012, Cuma

Dijital aktivizm, yurttaş gazeteciliği, gayrimerkezileşme... Şimdilik bazılarımıza uzaydan gelmiş gibi görünen bu kavramlar, aslında hayatımıza çoktan girdi bile.

Arap Baharı’nın ilk günlerinde bir daha çıkmamak üzere kamuoyu gündemine yerleşen bu kavramlar, Wall Street’i işgal et eylemlerinde de en çok kullanılan sözcüklerdendi.

Peki, dünyanın önemli bir bölümü, müthiş bir altüst oluş yaşarken Türkiye’de tartışmalar ‘Tunus’ta, Mısır’da devrimi facebook yapmadı’ düzeyinde mi kalacak? Mümkün değil. Eskilerin tabiriyle, eşyanın doğasına aykırı.

Bu yüzden bu hafta ufuk açıcı olacağına inandığım bir sunumu buradan paylaşmak istiyorum.

Özgür Uçkan, Cumartesi günü Bilgi Üniversitesi’nde dijital aktivizm ve yurttaş medyası üzerine bir sunum yaptı. Erkan Saka, Ezgi Köksal, Simge Sezer, kuzumuhallebisi, sinanthropus, Burak Doğramacı gibi dinleyicileri de Twitter üzerinden #yurttasgazeteci etiketiiyle beraber dikkat çeken bölümleri paylaştılar. Benim gibi, sunumu izleyemeyen insanlar için harika bir kaynak yarattılar. E bana da yazılanları derlemek düştü. Buyurunuz:

 

2008 krizi çok köklü değişimlere yol açtı. Krizin ardından #WikiLeaks geldi, sonra da 2011’de Arap Baharı patladı.

Tunus ve Mısır halk isyanı. Libya onlardan farklı. Üçünde de internet çok güçlü bir şekilde kullanıldı.

Arap Baharı, Amerika’nın hiç işine gelmeyen halk hareketleriydi.

Uzun süre sonra, dünyada halkın kendisi de aktörlerden biri haline geldi. İnternetin bu süreçte çok etkisi var.

İnterneti internet yapan şey gayrimerkezi olmasıdır.

“Temporary Autonomous Zone” Geçici Otonom Bölge demek. Bir tür gerilla ağ şebekesi, tüneller yerine interneti kullanan bir tür Vietkong...

‘Büyük birader’ interneti denetim altına almak için ne yaparsa yapsın ‘küçük kardeş’lerin hep bir karşı hamlesi olacak.

70 yaşındaki annem, internetten dizi izliyor. Bazen arayıp, bu kapandı hangi tüneli kullanayım diyor.

Tunus’da işler kızışırken Wikileaks belgeleri okuma yazma bilmeyenler için karikatür haline getirilip çatılardan atıldı.

Friedrich Engels’in kitabından bir alıntı yapıyoruz. İngiltere İşçi Sınıfının Durumu Hakkında. -1845

2011 önemli bir yıldır. 1848 ve 1871 (halkların baharı) yıllarını hatırlatıyor.

İsyanlar çıkıyor ve doğrudan demokrasi talepleri artıyor.

Ulus-devletin yönettiği ve hükmetmek istediği toprak değil, nüfustur. Ulus-devlet insanlar hakkında bilgi edinmek ister.

 

Herkes İnternetin kendisi siyasetin inove edilmesinde çok etkin. Daha fazla şeffaflaşma gerekiyor. Doğrudan halkın müdahalesi mevcut.

akkında bilgi edinmek isterken, kendi hakkında bilgi akışını engellemek ister ulus-devlet.

İnternet üzerindeki bilgi sızıntıları ulus-devletin hiç hoşuna gitmiyor. Aynı şekilde büyük şirketler de bundan muzdarip.

Çok kısa bir süre içinde bildiğimiz anlamda medya sahipliğinin yok olacağını göreceğiz.

İnternet medyasını kontrol etmek, endüstriyel medyayı kontrol etmek kadar kolay değil.

Yeni medya düzeni artık ağ temelli ve açık, sınırsız, etkileşimli, gayrimerkezi...

Yeni medya düzeni ile politikanın ve ulus-devletlerin de değiştiklerini göreceğiz.

Mevcut iktidarlar olanları iktidardan düştüğünde anlayacak.

Veri gazeteciliği, bloglar, video paylaşım siteleri ve sosyal medya derken haber dağılımı sınırsız bir hal aldı.

Artık arkasında kameraman koşan eli mikrofonlu muhabirler yok. Cep telefonuyla video çekip sesini kaydedenler var.

Yurttaş medyası, dijital aktivizmin damarlarından biri. #yurttasgazeteciligine gerilla veya sokak gazeteciliği denilebilir.

Yurttaş gazeteciliğini baştan beri uygulayan Zapatistalar iyi bir örnek. Dijital aktivizmi de ilk kullananlardan...

İnternet gazeteciliği geleneksel gazeteciliğin çevirimiçi versiyonu değildir. Gazetenin kendisinden daha fazlasıdır.

Data gazeteciliği, infografikleri kullanarak sayfalar dolusu yazının yaratamayacağı bir etki yaratabiliyor.

Köksapsı medya diğer alternatif medyalardan farklıdır. Ele avuca gelmez, denetlenemez ve göçebe karakter geliştiriyor.

Köksapsı medya herhangi bir tehdit karşısında Apaçiler gibi köyü toplayıp başka bir yere yerleşebilir.

Demokrasi, vatandaşlık, barış gibi kavramlar artık insanlara yetmiyor, içi boş geliyor.

Spartaküs zamanında hızlı koşan haberciler, Ekim Devrimi’nde telgraf ve elle kopyalanan bildiriler, şimdi de internet!

Birkaç yıl sonra ‘dijital aktivizm’ kavramından dijital kısmını atacağız. Çünkü her tip aktivizm, dijitali de içerecek.

15 Mayıs’ta 60 bin kişi İstiklal’de #internetimedokunma dedi. Dünya tarihinin en büyük internet sansürü karşıtı eylemiydi.

İktidarlar denetimi meşrulaştırmak için ‘terörizm ve güvenlik” argümanlarını öne sürüp sansür uyguluyor.

Sansür iktidarda kimin olduğundan bağımsız bir devlet refleksidir.

Twitter’ın bölgesel sansür uygulayabileceğini açıklaması intiharıdır.

Blogger da Twitter benzeri bir sansür uygulamasına açık hale gelince blogger hesap sayısı yüzde 40 azaldı.

İletişimle sokağın birleşmesinden iktidarlar korkuyor ve böylelikle internetin kendisi de küresel bir sokak haline geliyor. İletişimle sokağın buluştuğu yerde yeni bir aktivizm türü doğuyor.