“Pasosu olan herkese sendika”

Mustafa Kuleli
1 Eylül 2010, Çarşamba

22 Kasım 2006

Mustafa Kuleli / BGHA

mustafakuleli@evrensel.net

Geçtiğimiz hafta, Anadolu Ajansı’nın geçtiği bir haberle, Türkiye’nin ilk öğrenci sendikasının kurulacağını öğrendik. “Öğrenci sendikası” terimi, ilk anda biraz yadırgansa da, asıl merak edilen böyle bir sendikanın ne yapacağı, nasıl işleyeceği ve hangi sorunların üzerine gideceğiydi . Kısa haberlerle geçiştirilen bu önemli gelişmenin detaylarını öğrenmek üzere DİSK Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Müdürü Fahrettin Erdoğan ile görüştük.

Neden bir öğrenci sendikası kurma kararı aldınız?

Her şeyden önce sendikanın işlevi farklı. Üniversite çağında olan 15 milyon gencin 1 milyon 200 bin’i üniversitede okuyor. Bu 1 milyon 200 bin’lik kitleye de şu anki öğrenci hareketleri ulaşabilmiş değil. Soluyla sağıyla bütün örgütlenmiş öğrencileri toplasak bile, çok düşük bir yüzdeye denk düşer. Üniversite kapılarının yoksul ailelerin çocuklarına kapatılmak istendiği, üniversitede her şeyin paralı hale getirildiği bu dönemde, öğrenciler proletaryaya yakınlaşıyor, bizce. Bu örgütsüz sosyal boşluğu, sendikanın doldurması gerektiğini düşünüyoruz. Dernek falan değil. Sendika! Hükümet’in karşısına dikilecek, hakkını arayacak ve bunu yazılı hale getirecek, belgelere geçirecek. Bu yüzden sendika.

Bunun kanunlarda yeri var mı?

Anayasa’da örgütlenme özgürlüğü var, kâğıt üzerinde de olsa. Altına imza attığımız uluslararası sözleşmelerde de bunun yeri var.

O halde GENÇ-SEN’in amacı yaygın olarak örgütlenip, gerektiğinde hükümetle masaya oturabilecek bir güç olmak…

Evet, kesinlikle hükümetlerin karşısına çıkacağız.

Önünüzde bir yol haritası var mı?

Şu anda işin başındayız. En başta öğrencilerle görüştük. Nabız yoklama turları attık. Bu turları tamamlamış değiliz. Bunun yanında üniversitelerde geniş katılımlı toplantılar düzenlenecek. Aralık’ta da bir forum organize etmeyi planlıyoruz. Bu forumda Türkiye’nin her yerinden öğrenciler, kendi elleriyle sendikalarını şekillendirecekler.

Haklarını alamadıkları ve 12 Eylül’den beri özel bir baskıya maruz kaldıkları halde, öğrenciler örgütsüz ve dağınık durumda. Dolayısıyla biz doğru damarı yakaladığımızda, sadece ‘solcu’ öğrencileri değil en geniş öğrenci kitlesini kucaklayacak damarı yakaladığınızda pek çok zorluğu aşacağımızı düşünüyoruz. İki türlü zorluk var önümüzde. Biri Türkiye’de ilk olmasından kaynaklı “Öğrenci sendikası mı olurmuş.” görüşü. İkincisi de hem geleneksel sol yapılardan hem de 12 Eylül’ün üniversiteler üzerinde estirdiği terörden kaynaklanan örgütlenme korkusu.

Bildiğim kadarıyla yurtdışındaki örnekleri incelediniz ve Türkiye için özgün bir model geliştirdiğinizi düşünüyorsunuz. Dünyadaki öğrenci sendikaları nasıl işliyor? GENÇ-SEN’in onlardan farkı ne olacak?

Fransa, Yunanistan, Şili gibi örnekler var önümüzde. Bunlar, demokratik hak ve özgürlükleri uzun mücadelelerle elde etmiş ülkeler. Türkiye’de uzun soluklu mücadeleyle hak arama geleneği yok. Bizdeki sol hareket büyük ölçüde dışarıya göre şekillenmiş. Bir takım ülkeler şablon olarak alınmış. Biz bu sendikayı Avrupa’dakilerin bir kopyası olarak ele almıyoruz. Biz kendi deneyimimizi yaşayacağız ve karşımıza çıkan şeylerle hesaplaşacağız. Kendimize özgü sorunlarla başa çıkmaya çalışacağız. Özgünlüğümüz de zaten burada.

GENÇ-SEN hangi alanlarda mücadele yürütecek?

Üniversiteye giriş, özelleştirme, burslar, barınma, beslenme, ulaşım, özel hayata müdahale, kameralar, notlama sistemleri, işsizlik, ayrımcılık ve şiddet gibi pek çok konuda çalışmamız olacak. Bunun yanında akademik mücadele de çok önemli. Şu anda üniversiteler piyasa koşullarına teslim olmuş durumda. Şirketlerin istemlerine göre şekilleniyor üniversite. Bunlara karşı mücadele vermeden üniversitenin özerk, demokratik ve akademik olması imkânsız.

Üzerine eğileceğiniz konular arasında başörtüsü / türban sorunu da olacak mı?

Öğrencilerin tüm sorunları, bizim de sorunumuz elbette. Kamusal alanda hizmet alan, hizmet veren ayrımı çok önemli. Üniversite öğrencileri hizmet alan konumundadır. Dolayısıyla bu arkadaşların da kılık-kıyafetine müdahale edilmemelidir.

Peki, bu söyleşiyi okuyan ve sürece dâhil olmak isteyen öğrenciler ne yapabilirler?

Şişli’deki DİSK Genel Merkezi’nde bir gençlik bürosu oluşturduk. Bu büroda kuruluş faaliyetleri sürecek. Herkes DİSK’i arayabilir, gençlik bürosundaki arkadaşlarla görüşebilir, öneri, görüş belirtebilir. İnternet sitemiz de (www.gencsen.org) yayına geçti, oradan da bize ulaşabilirler. Katılımcı bir süreç bu. Tüm üniversitelerde toplantılar düzenlenmeli ve bu toplantıların çıktıları bizimle paylaşılmalı ki, öğrencilerin ihtiyacını tam olarak karşılayacak bir sendika kurulsun.

Öğrenciler ne düşünüyor?
Öncül Kırlangıç
Mimar Sinan G.S.Ü. – Mimarlık

Öğrenci muhalefeti en kötü dönemini yaşıyor. Herkes bunun farkında. Öğrenciler olarak, kendi yaşam alanlarımıza dair hiçbir söz söyleyemez durumdayız. Yeni, kitlesel bir çıkışa ihtiyacımız var. Fransa’da, Yunanistan’da başarılabiliyorsa, biz burada niye yapamayalım ki. Pasosu olan herkesi bu mücadeleye katarak, birlikte hakkımızı arayabiliriz. Gücümüzün farkına varabiliriz.

Kıvanç Eliaçık
9 Eylül Üni. – Sinema TV (Yüksek Lisans)

Güçlü bir öğrenci sendikası, yemekhane fiyatlarını düşürebilir, ulaşımda öğrenciye %50 indirim sağlayabilir, kredi affı çıkartabilir, ders araç-gereçleri ücretsiz dağıtılmasını talep edebilir. Bunların dışında, müfredatın belirlenmesinde, rektörün, dekanın seçilmesinde, okulların yönetilmesinde de sendika söz sahibi olabilir.

Cihat Demirtaş
Anadolu Üni. – Kamu Yönetimi

Üniversitelerdeki gençlik grupları dağınık halde. Taleplerimiz somut ve meşru olmasına rağmen, kamuoyuna bu şekilde yansıtamıyoruz. Bu yüzden sendikanın, taleplerimizi resmi ve meşru bir zeminde dile getirmesi açısından önemli olduğunu düşünüyorum.

Yasin Özdemir
İstanbul Bilgi Üni. – Tarih

Öğrenci sendikası denildiğinde, yakın geçmişimizin de etkisiyle, ilk akla gelen şey politik bir yapı. Ben sendikanın siyasetler üstü olmasını, öğrenci yaşamının pratik sorunlarıyla alakalı bir yapı olmasını ümit ediyorum. Böyle bir sendika başarılı olabilir. Herhangi bir grubun ya da otoritenin politik güdümünde bir yapı arzu etmem.

Yeşim Doğanay
İstanbul Üni. – Sosyoloji

Liselere ve üniversitelere baktığımızda neo-liberal saldırıların arttığını görüyoruz. Buna karşı, kendi haklarımızı savunabileceğimiz kitlesel bir öğrenci örgütüne ihtiyacımız var. Bunun da yolu öğrenci sendikasından geçiyor.

(Bu haber 21.11.2006 tarihinde, Birgün Gazetesi'nde yayımlanmıştır.)