Sol-liberaller neden gergin?

21 Ekim 2010, Perşembe

Sol-liberaller neden gergin?

4 Ekim 2010

Mustafa Kuleli

kuleli@evrensel.net

Yeni bir ‘solcu’ tipi peyda oldu. Şimdilik azlar ama sesleri çok çıkıyor. Yaptıkları ‘işler’ TV’lerde, gazetelerde yer bulabiliyor.
Başbakan isimlerini zikredip kendilerine teşekkür ediyor...
Sonra, pek bir eleştireller. Ama eleştirileri iktidara değil, muhalefete. Bir de devrimcilere…
Tahmin etmişsinizdir kimlerden bahsettiğimi. Kendilerine ‘liberal sol’, ‘yeni sol’ ‘özgürlükçü sol’ falan diyen zevatın içindeki bazı tipleri kastediyorum.

‘Yahu nasıl olsa bir avuç insan’ deyip takmamak da mümkün elbette. Ama iş artık şirazesinden çıkıyor. Bu arkadaşlar iktidar sarhoşluğuyla azdıkça azıyor.

Mesela sağ liberaller başta olmak üzere her türden sağcı, sosyalistleri, devrimcileri bugünün dünyasını anlayamamakla itham eder. Onlara göre devrimciler, 70’li yıllara takılıp kalmıştır. Artık işçi sınıfı diye bir şey yoktur. Tarihin sonuna gelinmiştir. İnsanlığın göreceği en iyi sistem kapitalizmdir. Dünya siyasetini analiz ederken ‘emperyalizm’ dediğiniz zaman, alaycı bir gülümsemeyle, ‘Yahu 40 senedir aynı laflar’ falan derler. Akıllarınca, sosyalistleri ‘zararsız’ görüp, kendi hallerine bırakırlar.

Bu yeni sol-liberal çevreler, bir adım daha atıyor, solda gördükleri, kendileri dışındaki hareketleri hizalarına getirmeye çalışıyor.
Referandum’da evet demeyenleri Ergenekoncu ilan ediyor bu arkadaşlar mesela.

Sonra garip bir şekilde, tüm dertleri EMEP, ÖDP, TKP ve Halkevleri. ‘4’lü çete’ diyorlar bu örgütlere. Sabah kalkıyorlar sola sataşma, akşam yatacaklar, bilgisayar başından kalkamıyorlar, geçmiyor öfkeleri, kinleri. Sosyalistler, komünistler kendi istedikleri gibi olsun dertleri. Her haltı bunlar biliyor ya, burjuva gazeteleri bunlara söz hakkı verip, prim yaptırıyor ya, gerçekten büyük fikir insanı falan sanıyorlar kendilerini. Yahu insan bir düşünür, ‘Burjuvazi niye benim gibi birkaç kişilik bir harekete söz hakkı veriyor da EMEP, ÖDP, TKP, Halkevleri gibi yüz binlerce kişilik örgütlere söz hakkı vermiyor’ diye.

Haa, tabi onlara göre işçi sınıfı-burjuvazi çatışması değil ki esas olan. Dünyaya, Türkiye’ye buradan bakmıyorlar ki! Onlar, asker-sivil çatışması üzerinden değerlendiriyor memleketi. Laik-kemalist-seçkinci zümre ile halkın temsilcisi AK Parti arasındaki çatışmada taraf oluyorlar.

Tamam olsunlar. ‘Yesinler birbirlerini!’ Bizi ırgalamaz. Ama bizim dertlerimiz niye onları bu kadar ilgilendiriyor ki?

Kardeşim işçi sınıfının iktidarı için mi çalışıyorsunuz? Hayır! Komünist misiniz? Değilsiniz. Devrim için mi mücadele ediyorsunuz? Ne alaka! E, o zaman niye derdiniz Türkiye’deki sosyalist partiler? Niye sabah-akşam solu eleştiriyorsunuz? Bakın 40 bin satan Taraf’ınız var. Okuyun işte güzel güzel.

Hem zaten sosyalizm ölmedi mi? Nedir devrimcilerle alıp veremediğiniz? Kurtarmaya çalışmayın bizi. Kendi halimize bırakın. Siz de kendi işinize bakın.

Hadi canım, hadi…