2 Mayıs sabahı

Mustafa Kuleli
1 Eylül 2010, Çarşamba

2 Mayıs sabahı

03 Mayıs 2010

Mustafa Kuleli

mustafakuleli@evrensel.net

Taksim’deki 1 Mayıs bayramını izlemenin verdiği mutluluk, Pazar sabahı uyandığımda devam ediyordu. Bu ruh hali ile açtım bilgisayarı, ulusal gazetelerin birinci sayfalarına bakmaya başladım.

Holding medyasında genel vurgu 1 Mayıs’ın bayram gibi kutlandığı yönündeydi. ‘Renkli görüntüler’, alandan güzel kadın detayları, 200 bini aşan kitlesellik, 32 yıl aradan sonra Taksim Meydanı’nın kutlamalara açılması öne çıkan unsurlardandı.

Habertürk, Vatan, Radikal gibi bazı gazeteler diğerlerinden daha cesur davranıp sorunun zaten emekçilerde değil Taksim Meydanı’nı yasaklayan zihniyette olduğunu vurgulamıştı. Bunlar arasında “Provokatör kimmiş?” başlıklı yazısıyla Habertürk’ün Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı en doğrudan olanı idi.

Genelde çıplak kadın fotoğrafları ve onların altına yazılan üfürme metinlerden müteşekkil (Helga, Türk erkeklerine bayıldı! Nataşa attı bizi ataşa! gb.) bir yayıncılık çizgisi(!) olan ŞOK gazetesi bile birinci sayfasından 1 Mayıs haberi girmişti. Daha ne diyeyim!

ZAMAN İLLE DE SENDİKALARI BÖLECEK

Bir de tabii, hükümet-sever medyamızın takdire şayan(!) çabaları vardı ki, burada bahsetmemek olmaz:

Cemaatin sesi Zaman gazetesiyle başlayalım. “Taksim'de 32 yıllık korku duvarı yıkıldı” manşetini kullanan Zaman’ın başlık altı şöyle: “İstanbul Taksim Meydanı, kanlı 1 Mayıs'tan sonra ilk kez işçilerle buluştu. (Yoo, 1978’de de 1 Mayıs kutlaması yapılmıştı. Basit bir hata diyelim, üzerinde durmayalım) 32 yılın ardından kutlamalara ev sahipliği yapan Taksim, renkli görüntülere sahne oldu. Davul zurnalar eşliğinde halay çeken işçi ve memurlar, 1977'de ölenlerin anısına Kazancı Yokuşu'na karanfil bıraktı. (Öldürülenlerin yazmak yerine ‘ölenlerin’ yazmaları dibine kadar ideolojik. Kesinlikle bir hata değil) Kutlamalarda, Türk-İş Başkanı Kumlu'nun konuşmasını engellemeye yönelik saldırı ise tepki çekti.”

Aynı gazete manşetinin hemen yanından “Taksim’deki kutlamalar sendikaları böldü” spotunu girerek de zaten fırsatçılığını, fesatçılığını ve sınıfsal-ideolojik duruşunu bir kez daha gösterdi.

YENİ ŞAFAK: BAŞABAKAN’IM ÇOK YAŞA!

Veee Yeni Şafak! Nereden başlasak bilemiyorum, zira Yeni şafak’ın birinci sayfasının her tarafında bir malzeme var. “Tabu yıkıldı” manşetini atan gazete, manşetin üzerinden demiş ki: “Taksim Meydanı 33 yıl sonra AK Parti iktidarında kutlamalara açıldı” Tamam öyle oldu da, geçen senelerde sokaklarda terör estiren, millete ‘orantılı faşizm’ yaşatan, Taksim Meydanı’na işçileri sokmamak için yırtınan da aynı AK Parti iktidarınız değil miydi?

Manşetteki haberin spotu ise daha fena: “Hükümet bir tabu haline gelen (Kim tabu haline getirdi acaba?) Taksim Meydanı’ndaki 1 Mayıs kutlamalarına izin vererek, (Allah razı olsun) Türkiye’nin önemli bir gerginlik noktasını ortadan kaldırdı.

Haa şimdi fark ediyorum, manşet fotoğrafının alt tarafında bir de kutu yapmışlar. Diyorlar ki; “1977’deki kanlı 1 Mayıs’tan beri kutlamalara kapalı olan Taksim Meydanı’nı açmayı, geçmişteki sağ ve sol iktidarlar değil, 33 yıl sonra AK Parti hükümeti başardı.” Buradan da öğreniyoruz ki AK Parti, sağ ya da sol değil, bunların üzerinde ayrı bir mertebede duruyor. Bu kutunun başlığı da eğer hala Tayyip Erdoğan’ın yüceliğini anlamayan gafiller varsa diye, “Ecevit, Demirel değil, Erdoğan” şeklinde yazılmış…

Velhasıl ne diyelim, onların diliyle söylemek gerekirse, “münferit bazı maksatlı haberler dışında holding medyası dahi bu 1 Mayıs hakkında olumsuz bir şey pek yazamamış. İşçi sınıfının taleplerini öne çıkarmamaya gayret ederek görevlerini ifa etmişler, e bu da doğal zaten.

Ben ise, ilk kez bir 2 Mayıs’ta da camsız, çerçevesiz, gaz bombasız, copsuz, gözaltısız haberler okumanın keyfini yaşıyorum hâlâ…