Yeni başlangıçlar zamanı

31 Ağustos 2010, Salı

Yeni başlangıçlar zamanı

31 Ağustos 2009

Mustafa Kuleli

mustafakuleli@evrensel.net

Her sene Eylül’e girerken, “yeni bir başlangıç” hissiyle dolarım ben. Tatil biter, şehirlere dönülür, işler başlar, okullar açılır, gündem ısınır. Gazetelerin satışı normal seyrine döner, televizyonlar yeni yayın dönemlerini açar.

Hâlbuki zamanı bu şekilde bölmek aldatıcıdır. Tarih böyle dura-aka ilerlemez. Üstelik sonbahar değil, bahardır doğanın ‘başlangıç’ mevsimi. Yine de insan eliyle böyle bir hava yaratmışız, gidiyoruz.

Gelgelelim şimdi, yeni başlangıçların arifesindeyiz yine. Hükümet cephesi bugün ‘demokratik açılım’ı duyuracak mesela. Öcalan’ın yol haritası da parça parça sızıyor gazetelere…

Yarın 1 Eylül. ‘Ortak yaşam kardeşliği’ veya gönüllü birlikteliğimiz için, en güçlü sesin duyurulacağı gün. Dileğimiz bu 1 Eylül’ün ‘milat’ olması. Kopalım istiyoruz artık, ‘bu lanetli tarihten’. Ama yalnızca istemekle de olmuyor tabii… Sürece yön vermek, kamuoyunu etkilemek, tayin edici olmak gerek.

Mesela uzun zamandır müdahale edemiyoruz gündeme, değil mi? Kitlelerin gözünde bir çekim merkezi değiliz. İkna edemiyoruz, inandıramıyoruz. Saygınlığımız sorgulanır. Kale alınmıyoruz çoğunluk tarafından.

Özgürlükçülük desek, soldan daha cüretkâr olanı var. Kürt meselesinde muhataplar belli. Demokratikleşmenin bayrağı başkasında…

Üzerimizde bir ölü toprağı var sanki. Büyüyemiyoruz. Kitleselleşemiyoruz…

Rıdvan Akar 2008’de yazmıştı; 1999’dan 2008’e, sosyalist sol içinde görebileceğimiz üç partinin (EMEP, ÖDP ve TKP) oyları 550 binden, 156 bine düşmüş. Nasıl açıklayacağız bunu?

Yeni ne söylüyoruz? Yeni bir şey söyleyebileceğimize dair bir inanç var mı?

Heyecan kaldı mı?

Şimdi işte, tam da 1 Eylül’e girerken, gençler üniversite kayıtları için büyük kentlere gelir, emekçiler krizin yükü altında ezilirken, yeniden heyecanlanmak çok mu zor? Silkinmek, toparlanmak, yeni başlangıçlar yapmak...

Hiç denenmemiş şeyleri bulmak için kafa yormak, girilmemiş semtlere, iş yerlerine girmek… O girilen yerlerde yeni şeyler söylemek, yeni bir dil inşa etmek…

Elbette bir tek bu garip düşünmüyor bunları. İlk onun aklına gelmedi. Ben giderken dönenler, denemiştir muhtemelen birçok şeyi. Ama yine de umut etmek istiyor insan. Yeniden heyecanlanmak… Yükselen bir dalga neleri değiştiriyor, nasıl da tanzim ediyor her şeyi, yaşamak istiyor.

Umutsuzluk çağında, umuda dair bir şeyler görmek, göstermek; belki zor ama imkânsız değil.