İntihar etme, besleyelim!

31 Ağustos 2010, Salı

İntihar etme, besleyelim!

29 Haziran 2009

Mustafa Kuleli

mustafakuleli@evrensel.net

‘Darbeciler yargılansın’ talebini Sağır Sultan’dan sonra, Deniz Sultan’da nihayet duymuş olacak ki CHP bu talebi geçen hafta gündeme getiriverdi. Bunun hemen ardından darbeci Paşa, beni yargılamaya kalkarsanız intihar ederim haa, falan gibi bir şeyler söyledi, kendince meydan okudu.

Gerçi Kamer Genç, “Boşuna milleti umutlandırma. Edeceksen hemen bugün intihar et. Bekleme!” diyerek Paşa’nın havasını söndürdü ama olsun. Paşa yiğitliğine(!) leke sürdürmemek adına bir şeyler gevelemiş oldu işte…

Tabi onun gevelemelerinde ‘ulvi hakikatler’ bulan bazı köşecilerimiz de var. Ertuğrul Özkök mesela… Amiral gemisinin kaptanı, Hürriyet’teki kaptan köşkünde bir yazı yazdı bu konu üzerine. Dedi ki: “Yine aynı teraneler, aynı dolduruşa getirmeler tedavüle sokuluyor. Neymiş, 12 Eylül'ün hesabı sorulacakmış. Yani niyetleri Evren Paşa'yı bu yaşında hapse attırmak.”

Yuh, çüş, o-ha! Niyetimiz yaşlı adamcağızı hapse attırmakmış. Tövbe, vallahi tövbe. Yargılansın diyoruz; hapislerde çürütelim, gebertelim iti, işkence edelim, 1980’de yaptıkları gibi coca cola şişesi sokalım, elektrik verelim, bok içinde yüzdürelim demiyoruz. ABD destekli faşist cuntacı mıyız biz?

Özkök diyor ki; sokaklarda kan gövdeyi götürüyordu, her gün 15-20 kişi ölüyordu, darbe oldu huzur geldi...

Hakikaten öyleydi değil mi? Yalnız benim aklımda bir soru var: Neden bu Evren Paşa, yıllar sonra "Darbe yapmak için şartların olgunlaşmasını bekledik" dedi, Mehmet Ali Birand’ın sunduğu 12 Eylül belgeselinde? Neydi şartların olgunlaşması? Sokaklarda darbeyi meşrulaştırmaya yetecek kadar ölüm olmamasından neden rahatsız oldular? Daha çok ölüm isteyenler, bekleyenler mi memlekete ‘huzur’ getirdi?

Süleyman Demirel şöyle buyurmuş: "11 Eylül 1980 günü, sıkıyönetime rağmen ülkenin her yerinde oluk oluk kan akıyordu. Nasıl oldu da 24 saat sonra her tarafta silahlar sustu ve her yer sütliman oldu?" Cevabınız var mı ey cuntacı paşalar?

Bizdeki 1980 darbesiyle Arjantin, Yunanistan ve diğerlerinin darbeleri neden bu kadar birbirine benzer? Darbe olur olmaz ABD Başkanı Jimmy Carter'a "bizim çocuklar işi bitirdi" mesajının iletilmesini konuşmayacak mıyız?

Paşa, “1982 Anayasası'nı halkın oyuna sunduk. Yüzde 92 ile kabul edildi” diyor. Yani, çevirdikleri numaraları bilmesek neredeyse inanacağız yalanlarına.

İncecik oy zarflarına mavi renkli ‘Hayır’ oyu mu atacaktı insanlar? Hem de ‘mavi’ demek bile suçken. Anayasayı ‘tanıtmak’ serbest, tartışmak yasakken. Anayasa’ya ‘hayır’ oyu, cuntanın daha uzun süre başta kalması, 1983 genel seçimlerinin yapılmaması demekken.

Paşa, sen milleti dangalak mı belledin? Adama sormazlar mı “Madem bu kadar doğru idi her işin, niye anayasaya geçici 15. maddeyi koydun, kendini korumaya aldın?” diye.

Sonra, 24 Ocak ekonomik kararlarını unuttuk mu sanıyorsun? Dönemin İşveren Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Halit Narin’in “Şimdiye kadar işçiler güldü, şimdi gülme sırası bizde” lafını hatırlatmayacak mıyız?

Sokaklarda estirdiğiniz terörü, memleketi koca bir kışlaya çevirmenizi, sessiz-sinmiş bir toplum yaratmanızı, CIA eğitimli profesyonel katil ve işkencecilerinizi, Mamak’ı, Metris’i, Diyarbakır Cezaevi’ni, 17 yaşındaki Erdal Eren’i ve nicelerini, “asmayalım da, besleyelim mi” iğrençliğinizi unuttuk mu sandınız?

Yok öyle şey! Ne 12 Eylül’ü unuturuz, ne cuntacıları, ne 12 Eylül rejimini!

Ha belki sizler yargılanırken, diğer ülkelerdeki cuntacılar ya da Ergenekoncu meslektaşlarınız gibi ‘unuttum’, ‘hafızamı kaybettim’, ‘bunadım’ falan dersiniz.

Biz bunamadık.

Hukuksuzluk, gericilik ve milliyetçiliğin; apolitikleşme, devlet terörü ve şiddetin sorumlularını yargılayacağız…