Mahalle baskısına inanmıyorum ama bir güç var…

31 Ağustos 2010, Salı

Mahalle baskısına inanmıyorum ama bir güç var…

08 Haziran 2009

Mustafa Kuleli

mustafakuleli@evrensel.net

Prof. Dr. Yılmaz Esmer’in öncülüğünde yapılan “Radikalizm ve Aşırıcılık” araştırmasını duydunuz mu? 12 Nisan-3 Mayıs tarihleri arasında, 34 ilde 1715 denekle yüz yüze görüşülerek yapılan araştırmanın sonuçları epeyce bir gürültü kopardı. Cumhuriyet’inden Zaman’ına birçok gazete araştırmayı kendi meşrebince yorumladı. Hatta mesela Zaman gazetesi “Türkiye’de mahalle baskısı yok" diye manşet attı.

Ben ise Zaman’a göre biraz daha(!) kaygılıyım gidişattan. Zira araştırmadaki sorulara verilen yanıtlar, aslında uzunca bir zamandır pek çoğumuzun gözlemlediği toplumsal problemleri doğrular nitelikte.

Mesela hoşgörüyü ölçmek için sorulan soruda, denekler “istemem” dedikleri komşuları şöyle sıralamış:

“Tanrı’ya inanmayan” (yüzde 75), “İçki içen” (yüzde 72), “Nikâhsız yaşayan” (yüzde 67), “Hiçbir dine inanmayan” (yüzde 66), “Yahudi” (yüzde 64), “Hıristiyan” (yüzde 52), “Aşırı sağcı/solcu” (yüzde 48), “Amerikalı bir aile” (yüzde 43), “Kızları şort giyen aile” (yüzde 36), “Başka bir ırk veya renkten” (yüzde 26)

Ve tabi tehdit algıları… “Radikalizm ve Aşırıcılık” araştırması bir kere daha gösteriyor ki, “düşman”lar değişse de “tehdit altındayız” duygusu hiç değişmiyor. Bu araştırmada da yine Avrupa Birliği Türkiye’yi bölmek istiyor, yine Yahudiler tehdit, yine tüm dünya ülkeleri Türkiye’yi yıkmak için elbirliğiyle oyunlar oynuyor, planlar yapıyor... Sizce her an tehdit altında olduğuna inanan bir toplum değişimi ister mi?

70’lerin düşmanları komünizm, Yunanistan ve Sovyetler; bugünün düşmanları AB, Ermeniler, misyonerler… (arada bir de İslamcılar vardı)

Hep korkutuluyoruz. Çünkü bu ülkeyi yönetenler birbirimize ancak korku ile bağlanabileceğimizi düşünüyor. Farklılıklar sevilmiyor ve hatta Türkiye toplumu içindeki ötekiler de birbirinden nefret eder hale geliyor. Üstelik araştırmaya göre farklılıklara en hoşgörüsüz kesim 15-18 yaş grubu!

Durumumuzun o kadar da vahim olmadığını düşünenler için bir araştırma daha nakledeyim. Toplum Gönüllüleri, ‘Yaşayan Kütüphane’ projesi için ‘önyargı araştırması’ yapıyor, bakın gençler farklı kesimleri nasıl tanımlıyor:

Yahudi: Zengin, tüccar, dolandırıcı, para düşkünü, cimri

Ermeni: Hıristiyan, TC düşmanı, zengin, misyoner

Yunan: Türk düşmanı, yalaka Avrupalı, taklitçi, Kahpe Bizans

Alevi: Türküden başka bir şey bilmezler, Alevi olmayanlara kapalıdırlar, esmer ve kıllıdırlar, hizipçi, ahlaki değerleri düşük

Kürt: Terörist, sahtekâr, esmer, kaba, bölücü

Bu araştırma da Türkiye genelindeki 30 civarı üniversitede yapılmış…

Başka söze gerek var mı?