Televizyon nereye gidiyor?

30 Ağustos 2010, Pazartesi

Televizyon nereye gidiyor?

13 Nisan 2009

Mustafa Kuleli

mustafakuleli@evrensel.net

Başlıktan dolayı yanlış anlaşılmasın; kadın programları, magazin ya da futbol ‘tartışmaları’ değil konumuz. Televizyon denen alet, internet, yeni teknoloji ve bunlar üzerinden evlere girecek yeni televizyon yayınlarından bahsedeceğiz biraz.

Malum, internet denen ağ tüm dünyayı ve elbet memleketimizi de sarmış vaziyette. Meretin hızı da artıyor her geçen gün. Öyle artıyor ki koca koca (mega byte olarak) sinema filmlerini beş dakikada indirmek mümkün artık. Ya da TV yayınlarını internetten izlemek mesela. Açıyorsunuz kanalın web sitesini, izliyorsunuz. You Tube mevzuuna hiç girmeyeyim, interneti kullanıp da bilmeyen yoktur herhalde. Peki tüm bu gelişmeler yaşanırken, televizyon yayınlarını evlerimize ileten geleneksel sistemler ne âlemde?

“TELEVİZYONDA YİNE BİRŞEY YOK”

Doğru vallahi, ne diyeyim. TV’de istediğimiz şeyi bir turlu bulamıyoruz. Çoğu zaman izlemek ya da dinlemek istediğimiz bir içerik için interneti kullanıyoruz. Bu iki şeyi birleştirsek, yani TV ekranında, aynı internette olduğu gibi aradığımızı bulsak, istediğimiz an izlesek, ara versek - durdursak. Sonra mesela, internetteki gibi sınırsız sayıda kaynak olsa, 40-50 kanala mahkûm olmasak. Hatta daha da abartalım bir maçı izlerken mesela sağ üst köşede de bir arkadaşla görüntülü olarak konuşsak ya da kendi çektiğimiz bir videoyu herkesin ilgisine sunsak.

Hayal mi? “Anca 2050’de olur” mu diyorsunuz? Yoo, oldu bile. Üstelik pek yakında Türkiye’de.

İNTERNET ÜZERİNDEN TV HİZMETİ

Evlerimizde ya uydu alıcı var, ya Kablo TV, ya Digiturk, ya karasal anten. Hepsinin ortak özelliği, TV yöneticileri neyi uygun görürse onu vermeleri. Gelgelelim artık devir değişti ve tabi televizyon da değişti. Bir grup kafası çalışan vatandaş fiber optik kabloları, adsl-vdsl gibi geniş bant internet bağlantılarını ve video sıkıştırma teknolojilerini kullanarak yeni bir sistem oluşturdu. Internet Protocol Television (IPTV) adı verilen bu sistemle istenilen anda, istenilen şeyi izlemek mümkün. Canlı televizyon yayınları ve arşivlenmiş bir sürü film, program, maç, klip ya da skeç internet hattı üzerinden ekrana getiriliyor.

Peki ne zaman Türkiyelilerin de hayatına girecek bu sistem?

Hâlihazırda Japonya, ABD, Fransa gibi ülkelerde yaygın olarak kullanılan IPTV altyapısı şu an Türkiye’de 300 hanede test ediliyor. Türk Telekom, 1 Eylül itibariyle ticari kullanımın başlayacağını duyurdu. Üstelik dünyadaki örneklere bakıp, IPTV’nin çok pahalı olmayacağını da söyleyebiliriz. (Burası Türkiye, belli olmaz yine de)

TELEVİZYONCULUKTA BİR DEVRİM

Her şey iyi hoş da, üzerine yazı yazacak kadar önemli bir mesele midir bu? Vallahi öyledir. Zira bahsettiğimiz şey, aslında gerçek bir devrim. Bugüne kadar, yayıncının karşısına koyduğunu izleyen TV seyircisi, artık kendi çağırdığı içeriği izleyecek. Yayın akışını bekleme zorunluluğu olmayacak. Yayıncıdan evlere doğru giden veriler, atık biraz da evlerden yayıncılara gidecek. İletişim çift yönlü olacak. (Bertold Brecht’in “Radyo Kuramı” yazısını hatırlayalım) Bütün bir sistem değişecek. Marksizmin diliyle söylersek altyapı değişince üstyapı da değişecek.

Evet, belki ilk başta sistemi kuran şirketin satın aldığı 1000 film içinden yapılacak tercihler ve yine evet, reklamveren şirketler kişinin seyrettiği programlara göre reklam koyabilecekleri için pek sevinçliler. Ama olsun, yakın bir gelecekte bu alanda da özgürlük artacak. İçinde internet var çünkü. Ağ var.

Bir de You Tube açılsa…