“Sendikasız sanat olmaz”

1 Eylül 2010, Çarşamba

“Sendikasız sanat olmaz”

26 Mart 2007

Mustafa Kuleli

mustafakuleli@evrensel.net

Her akşam televizyonlar aracılığıyla izlediğimiz diziler ve o diziler arasında yayımlanan reklâmlar kalabalık ekipler tarafından üretiliyor. Bazıları için uzaktan pek bir ‘büyülü’ gözüken bu alanda emek verenler, her tür güvenceden yoksun olarak, düşük ücretlerle çalıştırılıyor. Bu gidişe dur demek için kolları sıvayan Sinema Emekçileri Sendikası (DİSK Sine-Sen) ise emekçilerin hakkını korumak konusunda kararlı. “İnanıyoruz, inatçıyız. Kesinlikle bu sektörde çalışan insanların beklentisine yanıt olacağız.”, diyen

Sine-Sen Genel Başkan’ı Yusuf Çetin ile sektörü ve örgütlenme çalışmalarını konuştuk.

Mustafa Kuleli - BGHA
Sinema, dizi ve reklâm sektöründe örgütlenme ihtiyacı nereden doğdu?

Sinema sektörü öteden beri örgütlenmenin olmadığı bir alan. Böylesi serbest bir alanda sigortasızlık büyük bir sorun. Çalışanların geleceğe dönük bir güvenceleri yok. Günde 22 saat, 24 saat çalıştırılan insanlara, hiçbir ek ücret, fazla mesai ücreti ödenmiyor. Şayet çalışanlar haklarını isterlerse, işten çıkartılabiliyorlar. Kısacası, özverili çalışma isteniyor ancak emeğin karşılığı verilmiyor.

Bu sorunların üstesinden gelmek için ne yapmayı planlıyorsunuz?

Öncelikli hedefimiz; “sigortalı, sendikalı ve takım sözleşmeli çalışma” ilkemizi hayata geçirmek. Sendikasız, sigortasız kişilerin çalışmaması ve çalıştırılmaması gerektiğini düşünüyoruz. İşveren örgütlerine çağrımızı yaptık. Bu çağrıya olumlu yanıt alamadığımız takdirde, bizimle takım sözleşmesine yanaşmayan tüm setlerde, emekçilerimizin hakkını korumak adına, SSK’dan müfettişlerle beraber setleri basacağız. Bize yapacak bir şey bırakılmamış olacak çünkü. Hukuken de haklı olduğumuzu, böylece bir kez daha ortaya koyacağız.

Peki, bu “takım sözleşmesi” ne anlama geliyor?

Takım sözleşmesini, toplu sözleşmenin kısa süreli versiyonu olarak tanımlayabiliriz. Bizim sektörümüzün özel durumu bu. Sürekli bir çalışma ortamı olmadığı için daha kısa süreli sözleşme yapıyoruz. Takım sözleşmesiyle de mesai saatlerini düzenlemek niyetindeyiz. Takım sözleşmeleri yapıldığında her tür hak ihlalinin cezai yaptırımı olacak. Aynı şekilde, eğer bizden kaynaklı bir sorun varsa, işverenin hakkı ihlal ediliyorsa bunun çözümü için de takım sözleşmesi şart.

Bugüne kadar hangi setlerde örgütlenme çalışması yaptınız?

Örgütlenme öncesinde set ziyaretleri yaptık. Ihlamurlar Altında, Şöhret, Hırsız Polis, Binbir Gece, Hacı, Yaprak Dökümü, Acemi Cadı, Kod Adı, Gümüş gibi yirmi dört dizinin setinde deklarasyonumuzu dağıttık. Zaten çalışanların örgütlenme talebi olduğu için pek çok dizi setinde yeni üyeler kazandık. Fatih Aksoy, Birol Güven, Osman Yağmurdereli gibi birçok yapımcı da sendikaya sıcak bakıyor. Ayrıca beş ayrı sinema setinde de örgütlenmemizi yapabildik.

Sizce sendikalaşma, sektörde kaliteyi de artırır mı?

Sendikanın aktif olduğu bir sektörde, yapılan işlerin daha nitelikli olacağından kuşku duymuyorum. Düzeyin yükselmesi için sanatçıların da, sanatlarına sahip çıkması gerekiyor. Bu da ancak sendika ile mümkün olabilir. Bu sektördeki herkes emeğine sahip çıkmalı. “Sendikaya ne gerek var. Çalışıyorum, para kazanıyorum, istediğimi satın alabiliyorum.” diyenleri veya sendikalı olunca iş bulamamaktan çekinenleri özellikle sendikaya çağırıyoruz. Çünkü sanatı daha da güzel bir hale getirmemizin yolu örgütlenmeden geçiyor. (BGHA)

Sinema emekçileri ne diyor?
Tarık Akan (Oyuncu):

Marmaris’teki “ressam”ın çıkardığı yasalar ve Özal’la beraber toplumun bakış açısının değişmesi sendikalara güç kaybettirdi. Şimdi yeniden güçlenebilmemiz için tüm alanlarda yeni baştan bir örgütlenme inşa etmemiz gerekiyor. 1980’de patronların çıkarına göre düzenlenen yasaları değiştirmemiz lazım. Emekçi sendikaları ancak bu şekilde güçlenebilir.

Kenan Bal (Oyuncu):

Eskiden beri güçlü bir sendikaya ihtiyacımız vardı. Ancak isteğimiz ancak 2006 yılında gerçekleşebildi. Çabaların sonuç vereceğine inanıyorum. Oyuncuların diziye başlarken yaptıkları anlaşmalar çok ağır. Dizilerin sonraki gösterimlerinden de herhangi bir telif hakkı almıyoruz. Örgütlenerek tüm haklarımızı alabiliriz.

Selahattin Geçgel (Set Emekçisi):

Sektörde kazanılan paranın ufak bir bölümü çalışanlara geri dönüyor. Bu durumda çalışanların sendikaya sahip çıkması gerekir. Önce ağacı sulayalım ki, sonra meyvelerini yiyebilelim.

Süheyl Eğriboz (Oyuncu):

Türkiye’den başka her yerde sinema kanunu var. Bizim de öncelikli ihtiyacımız bu. Çıkarılacak bir sinema kanunu hem piyasayı düzene sokar, hem sendikanın işini kolaylaştırır.

Halil Dede (Set Emekçisi):

Eskiden çalışma şartlarımız daha iyiydi. Biz de şimdi çalışma şartlarını düzeltmek ve haklarımızı geri kazanmak için örgütleneceğiz. Ben de hem çalışıp, hem set set dolaşıp arkadaşlara sendikayı anlatacağım.

(Bu haber, 26 Mart 2007 tarihinde, BirGün Gazetesi'nde yayımlanmıştır.)

Toplam Yorum: ...
captcha
Resimde gördüğünüz harfleri yukarıdaki alana giriniz