“Beyninizi ve cebinizi astrologlara teslim etmeyin”

1 Eylül 2010, Çarşamba

“Beyninizi ve cebinizi astrologlara teslim etmeyin”

22 Mart 2007

Mustafa Kuleli / BGHA

“Safsata Anketi”ni hatırlıyor musunuz? Bundan 4-5 sene önce Bilim ve Ütopya Kooperatifi tarafından yapılan bu kapsamlı anketin sonuçlarına göre, İstanbul, Ankara, Orta Doğu Teknik ve Kocaeli Üniversitelerinin; Fen, Mühendislik ve Tıp fakültesi öğrencileri astrolojiye, falcılara, nazara ve kadere inanıyordu. Hem de yüzde 70-80 oranlarla. Üstelik ankete katılan dördüncü sınıf öğrencilerinde bile durum pek farklı değildi.

Evet, Türkler astrolojiye meraklı. “Saygın” gazetelerde astrolojiye geniş yer veriliyor. Kimieri günlük yaşamlarını gazetelerdeki fal yorumlarına bakarak planlıyor. Peki ama gezegenler ve yıldızlar insan hayatı üzerinde gerçekten etkili mi? Cevabı, İstanbul Kültür Üniversitesi'nden Prof. Dr. Dursun Koçer veriyor. Kendisi bir gök bilimci.

Astronomi nedir?

Astronomi, evreni ve evrendeki gök cisimlerini bilimsel yöntemle inceleyen, araştıran bir bilim dalıdır.

Peki, astroloji nedir?

Her şeyden önce astroloji bir bilim değildir. Çünkü bilimin metodolojisinin uygulandığı bir alan değildir. Astroloji tarihsel önemi olan, bugün içinse hiçbir önemi olamayan, bir bilgi birikimi yöntemidir.

Yani siz de, astrologlar da gökyüzüne bakıyorsunuz ama onlar sizin gördüklerinizden daha başka şeyler görüyorlar...

Onlar gökyüzüne bakmıyorlar. Teleskopla işleri yok. Katalogdan ya da bilgisayar programından belli bir tarihte yıldızların nerede olduğuna bakıp, yorum yapıyorlar.

Astrolojinin İsa’dan önce 5 bin yılına kadar gittiği söyleniyor…

İnsanlar ilk çağdan bu yana doğayı anlamaya çalıştı, buna mecbur oldu. Çeşitli doğa olaylarının sebeplerini bilmeyen, anlayamayan ve bu yüzden korkan insanoğlu gökyüzü olaylarını izlemeye başladı. Bu izleme pratiği insanların yaşamlarını sürdürmesi için en önemli faktör haline geldi. Gözledikleri bilgileri kaydettikçe gökyüzü hareketlerinin bir rutini olduğunu keşfettiler. O topluluklardaki kişilerden bazıları, gök olaylarını daha iyi algılamaya, kaydetmeye ve yorumlamaya başladı. Bunlar tarihteki ilk astrologlardır. Çünkü bu kişiler gök olaylarını yorumlayarak insanlara yol gösterdi ve etkiledi. Yani astrolojinin başlangıcı; insanların kendi yaşamlarını sürdürebilmek için, gök olaylarına dair biriktirdikleri bilgiler. Ama bunun ne matematiği var, ne fiziği var, ne bilimin metodolojisiyle ilgili yanı var.

Astroloji tarih boyunca hep önemli miydi?

Astroloji önemini hiçbir zaman kaybetmedi. Önceleri insanların yaşamlarına yardımcı olan astroloji, bir yerden sonra o öne çıkan insanlara güç sağlayan bir araç haline dönüşüyor. İşte o zaman insanlara zarar vermeye başlıyor. Ne zaman ki gök olayları matematiksel temele dayanan bazı hesaplarla ortaya konuyor, o zaman Astronomi başlıyor. Yani bilim başlıyor.

Günlük falları bir kenara bırakırsak, yıldız haritası üzerinde, kişinin doğduğu tarih, saat ve yere göre de bazı yorumlar yapılıyor. Bu yorumların bilimsel bir boyutu var mı?

Var ama işin bu kısmı astroloji değil, Astronomi. Gezegen ve takımyıldızlarının tüm hareketleri zaten bellidir. Bundan 500 sene sonra bile hangisinin nerede olacağı, bugün elimizin altındadır. Astrologlar da zaten katalog ya da bilgisayardan, doğum tarihi ve saatine göre yıldız haritası çıkarıp bakıyorlar. Buraya kadar astrolojiye dair hiçbir şey yok. Tam buradan sonra bilim bitiyor, astroloji başlıyor. Çünkü o gördükleri harita üzerinden yorum yapıyorlar. Bilimde böyle bir “yorum” yöntemi yok.

Astrologların iddiasına göre, insanların doğduğu an, gezegenlerin oluşturduğu çekim alanı ve “enerji” kişinin karakter özelliklerini etkiliyor. Venüs’ün ya da Mars’ın dünya üzerindeki bir insana kütle çekimsel etkisi önemli mi?

Değil bir gezegenin, bize en yakın olan Ay’ın bile insana hiçbir etkisi söz konusu değildir. İlle de bir hesap yapalım derseniz çok çok küçük bir sayı çıkar. O da hiçbir etki yapmadığı anlamına gelir. Çift yumurta ikizleri aynı saat içerisinde, aynı yerde doğarlar ama birbirlerine benzemezler. Sadece bu bile astrolojinin iddialarını çürütüyor.

Radikal İki gibi, Milliyet gibi Türkiye’nin saygın yayınlarında bile “astrolojik” yorumlara yer verilebiliyor. Hatta astroloji üzerinden siyasi tahminler bile yapılıyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Onları görünce ben de çok yadırgıyorum. Bu durumun tek sebebi tiraj ya da reyting olabilir. Eğer bu bakış açısı doğru ise, astrologların 1999 Marmara depremini haber vermeleri gerekirdi. Niye haber vermediler? O kadar insan öldü.

Peki, niye bunları okuma ihtiyacı duyuyoruz? Dünyayı, hayatı ve toplumu anlayamadığımız için mi? Anlamaktan, gerçek anlamda bilmekten korktuğumuz için mi?

İnsanlar bilim mantığı ile yetişmezlerse, onlara bilimin önemi anlatılmazsa, bilimsel pencereden bakarak yorum yapma yönünde bir eğitim almazlarsa, bir yerden sonra bu tür safsatalara inanmak zorunda kalırlar. İnsanı insan yapan en önemli özellikler; düşünebilme, yorum yapabilme ve karar verebilmedir. Astrologlara, falcılara, üfürükçülere gitmeye başlayanlar karar verme yetilerini bu insanlara teslim ediyorlar. Onlar ne derse ona göre karar verip, davranıyorlar. Bu bence bir insan için utanç verici bir durumdur. Bu bağımlılıktır. Bu acizliktir. Bunu insanlık adına kabul etmememiz gerekir. Sosyal çöküntü içinde, umutsuz, gelecekten kaygılı, ekonomik olarak sıkıntılı insanlar bir de bilimsel düşünceye göre eğitim almamışlarsa sonuç bu olur.

Bazı ABD ve Avrupa Üniversitelerde astroloji kürsüleri açıldı. Bunu nasıl açıklıyorsunuz? Bu kürsüler kendisine astrolog diyen bazı şahısların, ofislerine birer diploma asmaları için mi kuruldu? Yoksa astroloji akademik dünyada ciddiye mi alınıyor?

Akademik anlamda ciddiye alan yok ama özellikle ABD’de buna inanan pek çok insan var. ABD üniversitelerinde çok geniş bir serbesti var. Her konuda ders ya da kürsü açılabiliyor. Tabi bu işin özünü değiştirmez. Amerikan toplumunu örnek almamak gerek. Oradaki yaşam tarzında, insanların astrolojiye ihtiyaç duyması doğaldır. Mesela İskandinav ülkelerinde astrolojiyi hiç göremezsiniz.

Astroloji, insanı evrenin merkezine mi oturtuyor? İnsan evrenin merkezi midir?

Elbette insan evrenin merkezi değil. Elbette gezegenler bizi etkilemek için etrafımızda dönmüyor. Astrolojiye inananlar biraz astronomi okusa, güneş sisteminin bile evrenin içinde bir kum taneciği gibi olduğu görürler. (BGHA)

(Bu haber, 22 Mart 2007 tarihinde, Milliyet Gencim’de yayımlanmıştır.)

Toplam Yorum: ...
captcha
Resimde gördüğünüz harfleri yukarıdaki alana giriniz