Her şey yolunda

Mustafa Kuleli
22 Temmuz 2013, Pazartesi

22 Temmuz 2013

MUSTAFA KULELİ

kuleli@evrensel.net

“Sakin bir görünüş altında her şey değişiyor. Her sınıf içinde her şey değişiyor…”

1972 yapımı Tout va bien (Her şey yolunda) filminde yönetmenler Godard ve Gorin, karakterlerine sadece bunu söyletmekle kalmaz bir de şu soruyu sordurur: Her şeyi değiştirme nereden başlarsın? Yanıt nettir: Her yerden.

* * *

Son zamanlarda, gezi direnişi sanki Türkiye’yi sarsan o yirmi günden ibaretmiş gibi bir algı üretiliyor. Hâlbuki şu an, sakin bir görünüş altında her şey değişmeye devam ediyor.

Hafızası kuvvetli olanlar belki hatırlar, bir önceki yazıda (#HerSeyYenidenBasliyor) Gezi’nin sosyal ve politik etkileri üzerinde dolaşmıştık. Bugün de biraz medyaya bakalım.

Hemen herkes, Gezi direnişinin medyada bir şeyleri kökten değiştireceğinde hemfikir. Peki ne olacak, işte bunu sorunca görüş ayrılıkları başlıyor. Kimisine göre AK Parti güdümündeki tek sesli medya düzeni sona erdi. Acaba öyle mi? Show TV, Başbakan Erdoğan’ı üzmeyen ve Habertürk’ün de sahibi olan Ciner grubuna, Akşam’la SkyTürk, üçüncü havalimanını yapan Kolin-Limak-Cengiz ortaklığına verilirken tekelciliğin/teksesliliğin bittiğini söylemek pek akla uygun değil.

Yine de holding medyasında ufak bir düzelme olur mu? Sansür bir nebze de olsa azalır mı? Erdoğan’ın hoşuna gitmeyen haberler de bültenlerde, sayfalarda yer bulur mu?

Hayır, bunların hiçbiri olmaz. Eğer olursa bilin ki beyaztürk medya patronlarımız hâlâ akıllanmamış, medyalama projeleriyle Sarıgül’ü falan parlatmaya çalışıyor. Eskinin Derviş-Cem-Özkan kumpanyası gibi. Beyhude.

Seçimler öncesinde oluşturulacak medya düzeni, şüphesiz ki Erdoğan’ın siyasi çıkarlarına göre şekillenecek. Ve iyi ki de böyle. Saatlerce süren AK Parti mitinglerini versinler, Başbakan ağzını her açtığında canlı yayına girsinler. Böyle yapsınlar ki, millet ana-akım medyadan iyice tiksinsin.

Tiksinince n’olacak, insanlar alternatif medyaya mı yönelecek? Buna da evet diyemeyeceğim. Ben holding basınına yüz çeviren gençlerin aynı zamanda geleneksel mecralarla da vedalaştığını ve artık sadece internette olacaklarını düşünüyorum.

Direnişin alternatif medyaya yaptığı küçük ve geçici tiraj/reyting artışı kimseyi aldatmasın. Aslolan Gezi hareketinin kendi medyasını yaratmasıydı. Aslolan duvarlara yazılan “Bir de bana hâlâ gazete oku diyorsun” sloganıydı.

Çünkü bu kuşak internette ‘enformasyon arbitrajı’ yapmaya alıştı. Birbirine benzemez haber ve yorum kaynaklarının, aynı konulara nasıl baktığını göre göre gerçeğe yaklaştı. Türkiye’de ve dünyada aslında ne olduğunun bilgisini kazandı. Bu insanlara birbirine benzer bakış açılarını, dilleri, söylemleri tükettiremezsiniz.

50-60 yaşındaki ‘her şeyi bilen’ TV kişileri daha bunu anlayamıyor. Neyi yorumlayacaklar?

30 yaş üstünün kendini oyunun dışında hissedip rahatsız olduğunu, bu dalgayı yakalamak için canla başla çalıştığını görüyorum bu günlerde. Ne iyi.

Zira paradigma değişti. Eski için kurtuluş yok. Bitti.