Anneniz hep yanınızda olmayacak

Mustafa Kuleli
11 Mayıs 2013, Cumartesi

12 Mayıs 2013

MUSTAFA KULELİ

kuleli@evrensel.net

Gazete’den Nazife yazı istemek üzere aradığında fark ettim; annemle ilgili tüm anılarımı sanki kaybetmiştim…

Annesini 25 yaşında yitirmiş 27 yaşında bir insan dahi olsanız, annenizle ilgili bir sürü şey hatırlamanız gerekir. Ama hatırlayamadım.

Küçükken pazara beraber gidişlerimizi ve o yolculuktaki sohbetlerimizi hatırladım. Karşısında yazılarımı okurken nasıl heyecanlandığımı ve beni nasıl cesaretlendirdiğini hatırladım. İki öğretmen maaşıyla üç çocuğunu yetiştirirken kendisi için yapamadıklarını ve programlarımı izlerken nasıl gururlandığını hatırladım. Antidepresan almaya başladığımı öğrendiğinde İzmir’den nasıl geldiğini, delicesine sevdiğim kadın bana döndüğünde kendimi kaptırmamam için nasıl gözlerimin içine baktığını ve son günlerinde yarım dilim ekmek bile yiyemezken O’nun yaptığı pastayı nasıl yediğini hatırladım…

Ama annemle doğru dürüst fotoğrafımız bile yok. Niye böyle?

Anneniz hayattayken, bu hep böyle devam edecekmiş gibi hissedersiniz. Belki biraz yaşlanır, belki bazı şeyleri unutmaya başlar, belki elden ayaktan düşer ama en azından hep sizinle kalacak gibi hissedersiniz. Ezel-ebed. Hep vardı, hep varolacak.

Öyle olmuyor. Üstelik kimse, sizi anneniz gibi karşılıksız sevmiyor…

Henüz O hayattayken fark ettiyseniz bunu ne mutlu, gereğini yapıyorsunuzdur değil mi? Eğer şimdi aklınıza düştüyse bu konu, naçizane önerim, annenizle beraber zaman geçirmeye, o anları özel kılmaya, duyumsamaya gayret edin. Ve buna bugünden başlayın. Sonra çok geç oluyor…

Aslında güzel bir hediye anlamlı olabilir bu yeni hayatın başlangıcını kutlamak için. Ama gerçekten onun için düşünülmüş bir hediye. Bir zoraki günü başınızdan savmak için, âdet yerini bulsun diye satın alınmış bir şeyden bahsetmiyorum.

Annenizin hep gitmek istediği bir yer yok mu? Manzaralı bir çay bahçesi de olabilir, bir kent de… O’nun da çok sevdiği bir yemek yok mu? Acaba biliyor musunuz? Biraz özen gösterseniz fark edersiniz, biraz çalışsanız yaparsınız mesela. Çiçekçiler Anneler Günü’nü fırsata çevirir. Bir sefer de çiçek alacağınıza çiçek yetiştirseniz daha iyi olmaz mı? Belki anneniz Akşam Sefası seviyordur. Çiçekçilerde satılmaz o. Tohumundan büyütüp saksıda götürseniz zahmetinizin lafı mı olur, sizi yetiştirmiş kadının emeğinin yanında?

Sonrası yeni bir hayat. Asıl hediye bu zaten, sizin için de O’nun için de. Geçen her anın biricik olduğunun farkına varmaktan ve bu nedenle anlayarak, duyumsayarak, biriktirerek yaşamaktan daha önemli bir şey olabilir mi?

Acı ama gerçek: Doğumun tam zıddıdır ölüm. Anneniz hep yanınızda olmayacak.