Devrim televizyondan yayınlanmayacak

Mustafa Kuleli
25 Kasım 2012, Pazar

Devrim televizyondan yayınlanmayabilir. Ama internetten canlı yayınlanacağına eminim.

Devrimin bir parçası olacaksanız siz de emin olun, çünkü elimizdeki akıllı telefonlar, tabletler ya da dizüstü bilgisayarlar facebook’a girebildiği gibi naklen yayın da yapabiliyor.

En ücra köşedeki bir eylem, bir direniş, bir fabrika işgali ya da polis saldırısı cep telefonu kamerasıyla tüm dünyaya canlı olarak iletilebilir ve iletiliyor.

Wall Street, Madrid, Atina, Boğaziçi Starbucks işgalleri, kürtaj yasağına karşı farklı illerdeki protestolar, THY direnişi ve son bir aydaki çeşitli açlık grevi eylemlerinde sayısız canlı yayın yapıldı. Hem de bahsettiğimiz bu cihazlarla. Çoğunun kaydı internette duruyor, dileyen görebilir. (livestream.com/revoltistanbul kanalı iyi bir örnek)

Üstelik tek bir kişiye, cihaza, açıya da mahkûm değiliz. Her birimiz artık sahadaki bağımsız habercileriz. 3, 4, 5, kamera sayısı arttıkça bunları birleştirip ortak yayınlar yapmak, bu yayına geleneksel televizyonların görüntülerini eklemek, altyazıdan polis telsizinin deşifresini geçmek hiç de zor değil.

Küresel ölçekte bu işleri gayet iyi götüren Global Revolution TV (Dünya Devrim Televizyonu) var mesela. ‘İşgal et’ eylemleri sırasında ortaya çıkan bu ekip bizzat olayın içindekilerden, birinci elden aktardı yaşananları. İşte yurttaş haberciliği, işte yurttaş medyası.

Herkesin canlı yayıncı olabileceği, kendi kanalını kurabileceği, gerekirse bu yayınların birleştirilebileceği yeni bir model… Görüntüleri internet televizyonları da, geleneksel televizyonlar da kullanabilir o anda…

Haa, bu model Türkiye’de de işler mi? ‘Halkımız’ buna hazır mı? Altyapı yeterli mi? Polis saldırırsa n’olur?

Bir kere her beş kişiden birinde akıllı cihaz var, eylemlerde de görüyorum, bunu geçelim. 3G altyapısı derseniz gayet iyi durumda. Polis müdahalesi halinde de, canlı yayın kesildiği yere kadar zaten kaydedilmiş ve hatta internette paylaşılmış oluyor. Velhasıl bu yöntem eylem alanında eski tip kameralarla takılıp kaseti ya da hafıza kartını polise teslim etmek zorunda kalmaktan çok daha güvenli…

Bahanemiz yok yani özetle. Belki internet üzerinden canlı yayıncılığın ülkemizde neden henüz popüler olmadığı üzerine konuşulabilir, onu da başka güne bırakalım…

Bir film önererek bağlıyorum yazıyı. Türkiye’de ‘Eğitmenler’ adıyla dağıtıma sokulmuş bu filmde (Die Fetten Jahre sind vorbei - The Edukators) kahramanlarımız duvara “Jedes herz ist eine revolutionäre zelle” yazar. Yani “Her kalp devrimci bir hücredir”. Buradaki ‘zelle’ (hücre) lafının, cep telefonu şebekesindeki CELL (hücre) kavramına da gönderme yaptığını sanmıştım ilk izlediğimde. Muhtemelen senaryoyu bunu düşünerek yazmamışlardı ama garip bir şekilde bugün tam da bu oldu. Cep telefonu hattı olan herkes, gerçekleri aktaran birer potansiyel yayıncı artık. Ve hiçbir şey gerçeklerden daha devrimci değil.

İyi haftalar…