Liberaller ve CHP’liler nerede uzlaşır?

Mustafa Kuleli
23 Ocak 2011, Pazar

24 Ocak 2011

Mustafa Kuleli

kuleli@evrensel.net

Bir liberale CHP’li desek ya da bir CHP’liye liberal, müthiş rahatsız olurlar değil mi? Neredeyse nefret eder bu iki zümre birbirinden. Anlaştıkları hemen hiçbir konu yoktur. Hiçbir koşulda yan yana gelmezler. Birinci cumhuriyetle ikinci cumhuriyetin kavgası yıllardır böyle sürer gider…

Ama kuracağımız üçüncü cumhuriyetin (ben öyle diyorum) perspektifinden bakınca, liberallerle sosyaldemokratların müthiş bir ortaklığı olduğu ayan beyan görünüyor. O da işçi sınıfının tarih sahnesinden çekildiği fikri. İşte tam bu fikirde buluşuyor, hemfikir oluyorlar birbirleriyle…

Geçenlerde eğitim emekçilerinin düzenlediği bir gecede iki CHP milletvekiliyle aynı masaya düştük. Tanışma ve hoş beşten sonra hemen kendilerini açıklamaya, pozisyonlarını izah etmeye giriştiler nedense... Aslında gençliklerinde ‘Halkın Kurtuluşu’ okuduklarını, yüreklerinin hâlâ solda olduğunu, hâlâ sosyalist soldan pek çok dostlarıyla görüştüklerini ama artık devrin değiştiğini falan söylediler. Milletvekili olarak işçilerin, gençlik hareketinin yanında olduklarını anlattılar. Parti olarak TEKEL işçilerine verdikleri maddi destekten, bir eylemde öğrencileri gaz yemekten nasıl kurtardıklarından dem vurdular.

Sanki pozisyonlarından içten içe utanır gibiydiler. Mahcuptular karşımızda…

Vekillerden birinin “CHP olmasa TEKEL direnişi olur muydu?” sözüne yanıt verirken o tabu kelimeyi, “sınıf” kelimesini kullanınca hemen, artık alıştığımız o meşum cevap geldi: “Sınıf mı kaldı yeaa!”

Evet, bu “Sınıf mı kaldı yeaa!” lafı artık neredeyse bir slogana dönüştü. Birinci ve ikinci cumhuriyetçilerin ortak sloganına… Liberaller artık sınıf kalmadı ‘tespitini’ yapıp, memlekette demokratik dönüşümü sağlayabilecek yegâne gücün AK Parti olduğunu söylüyor ve bu partinin eteklerinde siyaset yapıyor. Sosyaldemokratlar ise yine aynı ‘tespit’ten yola çıkıp siyasetlerinin merkezine İslamcılık-laikçilik kavgasını koyuyor.

Ama ikisinin de dünyaya baktığı pencere aslında aynı. Burjuva siyasetinin iki ayrı tezahürü bunlar. Bir elmanın iki yarısı gibiler hatta. İşte biz bu yüzden ‘sınıf siyaseti’nde ısrar ediyoruz. Ve muhtemelen onlar da bizlere içlerinden aynı şeyi söylüyorlar:

“Şu geri kafalılara bak, hâlâ nelerle uğraşıyorlar. Sınıf mı kaldı yeaaa!”