Liberal yazarlar Dink savunmasından haberdar mıydı?

Mustafa Kuleli
30 Eylül 2010, Perşembe

23 Ağustos 2010

Mustafa Kuleli

kuleli@evrensel.net

Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki (AİHM) son savunmasını biliyorsunuzdur. Gazeteci Hrant Dink’in “Türklüğe hakaret” suçlamasıyla, şu meşhur 301’den mahkûm edilmesiyle ilgili AİHM’e yapılan başvuruda savunma veren hükümet, Hrant’ı suçladı ve onun “halkı tahrik ettiğini”, yazısının “nefret söylemi” içerdiğini iddia etti. Yetmezmiş gibi, Hrant bu savunmada bir Nazi lideriyle karşılaştırıldı!

Bunun üzerine, Hrant’ın oğlu, sevgili Arat Dink, “Yokluğum Türk varlığına armağan olsun”dan sonra bir yazı daha kaleme alarak “Devlet kendine yakışanı yapmıştır” dedi…

Evet, devlet ya da hükümet bizleri şaşırtmadı. Peki ya özgürlükçülüğü, demokratlığı, sivilliği kimselere bırakmayan, liberalliğinden sual olunmaz köşe yazarları?

Geçen Çarşamba, Hayat TV’deki Referanduma Doğru programında, İstanbul Barosu eski Başkanı Turgut Kazan çok önemli bir iddia ortaya attı. Dedi ki:

“Dink savunması Mayıs başında bütün liberal demokratların eline ulaşmıştı. Cengiz Çandar’a da verildi, bana da verildi. Ben bunu kimseye söylemedim. Söylememem gerekiyordu çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin işleyişi içinde tarafların görüşlerinin basına yansıtılması etik değil. Meslek anlayışım gereği, ‘bana düşmez’ diyerek bir gazeteciyle paylaşmadım. Bir ay, iki ay, üç ay, dört ay geçti. Herhalde, hükümet değiştirir umuduyla beklendi... Böyle bir riyakârlığı yaşıyoruz. Dört ay önce bilinen bir şey, ‘Bu kıymetli hükümet, demokratikleşmeyi ve sivilleşmeyi bu kadar öne almış bir hükümet nasıl olsa değiştirir, biz ona söyleriz’ diye bekletildi... İnanılmaz bir kepazeliktir o savunma. Okuduğunuz zaman tüyleriniz diken diken olur... Dışişleri Bakanı, Adalet Bakanı ne kadar üzülmüşler! Ben mi yazdım? Bunu Genelkurmay Başkanlığı yazsaydı, o gün, o kâğıdı eline alan Cengiz Çandar 8 bin sayfa yazardı. Ama o gün, o kâğıdı aldı ve hepsi sustu.”*

Şimdi, bu iddia doğruysa, yaşanan bu dört aylık süreci nasıl açıklayacağız?

Görünen o ki liberallerin bir kısmı kendilerini hükümetin-iktidarın bir parçası olarak görüyor ve gazeteciliği bir yana bırakıp onlara danışmanlık, akıl hocalığı, halkla ilişkilercilik, basın danışmanlığı, sözcülük, manipülasyonculuk ya da ‘spin doktorluğu’ yapıyor…

Bu konuşmayı paylaştıktan sonra artık yapabileceğim tek bir şey var:

Bu vahim iddiayla ilgili başta Cengiz Çandar olmak üzere, Dink savunmasından önceden haberdar olmuş tüm yazarlardan-gazetecilerden kamuoyu adına açıklama istemek…

Ve belki son bir dilek:

Liberaller iktidar olduklarını sanabilir ama iktidarın özgürlükçü olduğu zannı artık lütfen sona ersin.