Ahmet Kaya 'badem gözlü' mü oldu?

Mustafa Kuleli
14 Aralık 2010, Salı

22 Kasım 2010

Mustafa Kuleli

kuleli@evrensel.net

Benim Ahmet Kaya’nın müziğiyle tanışmam, O hayatını kaybettikten sonra oldu. Gariptir, daha önce hiç dinlememiştim. Kaya öldükten sonra arkadaşlarım o kadar üzüldü ki, ‘kimdir bu adam’ diye merak ettim, kasetlerini almaya başladım. Ve çok sevdim. Özellikle de ilk albümlerini: Ağlama Bebeğim, Acılara Tutunmak, An Gelir, Şafak Türküsü, Yorgun Demokrat, Başkaldırıyorum, İyimser Bir Gül ve Sevgi Duvarı’nı…

Şimdi, hemen hemen tüm şarkılarını ezbere biliyorum. Ve günün bir anında, şarkılarını kendiliğimden, öylece mırıldanıyorum…

Tabii Ahmet Kaya dinlemeye başlayınca insan, onun hayatını, politik çıkışlarını, sürgün yıllarını, medyayla ilişkisini de merak ediyor, öğreniyor. Ben de öyle yaptım ve hakkında çok şey öğrendim.

Gelgelelim geçtiğimiz hafta boyunca solun farklı renklerinden insanların gazetelerde ve internet ortamlarında Ahmet Kaya’yı yere göğe koyamamasına, doğrusunu söylemek gerekirse şaşırdım.

Neden mi?

Benim bildiğim, solcular özellikle 90’lardaki Ahmet Kaya’yı öyle çok da sevmezdi, dinlemezdi. Arabeskçi, lümpen bulurlardı. Politik olarak söylediklerini ciddiye almaz, Aydınlık çevresine bulaşmış olmasını küçümserlerdi. Özellikle, Jet-Pa’nın konserlerine çıkması, Kanal D’de talk show yapması epeyce eleştirilmişti.

Sanki Ahmet Kaya ‘olamadığı’ her şey oldu, ölünce...

Diğer taraftan, sol geleneğin içinde yer almamış popüler kültür figürleri ve köşe tutan tayfası zaten O’nu ölüme götüren süreci hazırladı. Şimdi onlar ise aşağılık bir ikizyüzlülük içinde.

“Ahmet Kaya’ya büyük haksızlık yapıldı” demek moda oldu resmen. Herkes nasipleniyor bu furyadan. Hâlbuki kolektif bir linçe kurban gitti Ahmet Kaya. Herkes suç ortağıydı bu cinayette.

Ölümünden 10 sene sonra, artık devlet bile Kürtçe televizyon kanalı açmışken, Başbakan Kürtçe konuşur, CHP Kürt partisiyle ittifakı tartışırken, silahlar susmuş, ortalık sakinlemişken kolay elbette, “Yazık oldu Ahmet Kaya’ya” demek.

Evet, Ahmet Kaya, gerçekten haksızlığa uğradı, anlaşılamadı, genç yaşta sürgünde öldü. Ama bu tatlı su demokratları da ağzını açıp iki laf etmiyordu 1999’da, 2000’de.

İnsan bir hatırlar bunları yahu. Birazcık utanır…

Not: Bildiğim kadarıyla güleryüzlü, şakacı bir insandı Ahmet Kaya, “Kör ölür badem gözlü olur” başlığına alınmazdı herhalde. Bakın Soner Yalçın, nasıl bir Ahmet Kaya hikâyesi naklediyor:
“1993’te Aziz Nesin’in liderliğinde solun hemen tüm renklerini kapsayan günlük “Aydınlık” Gazetesi’ni çıkarıyoruz.
Ahmet Kaya, gazete yararına konser vermek için Ankara’ya geldi. Gazeteyi ziyarete geldiğinde odama geçtik. O gün Ankara büroda çalışan yazarlar da “Hoş geldin” demek için odaya gelmeye başladı.
İlk gelen Attila Aşut’tu. Sonra Şükrü Günbulut geldi. “Hoş geldin Ahmet” deyip gittiler.
Ahmet Kaya bir dönem Aydınlık hareketi içinde yer almıştı; Doğu Perinçek’i yakından tanıyordu.
Doğu Perinçek’in bir ayağı aksaktı. Attila Aşut ve Şükrü Günbulut’un da ayakları aksaktı.
Ahmet Kaya, Attila Aşut ve Şükrü Günbulut’la arka arkaya tanıştıktan sonra bana döndü gülümseyerek şöyle dedi.
“Yahu Soner bizim sol harekette hiç mi sağlam adam yok!”
İşte benim tanıdığım Ahmet Kaya buydu...”