Kocamustafapaşa otobüsünde Cumhuriyet Bayramı

14 Aralık 2010, Salı

1 Kasım 2010

Mustafa Kuleli

kuleli@evrensel.net

29 Ekim günü Taksim’den Kocamustafapaşa’ya otobüsle giderken içine doğduğumuz, içinde yaşadığımız bu Cumhuriyet üzerine düşündüm…
Ulusal bayramlar uzun zamandır sadece Kemalistler tarafından kutlanıyor. Belki 28 Şubat’tan sonra bu kopuş yaşandı, belki hep böyleydi bilemiyorum. Ama sanki, şimdi iyice marjinalleşti 29 Ekim’i kutlamak.
Facebook’a, twitter’a bakıyorum profil resimlerine Atatürk resmi ya da Türk Bayrağı koyanlar ile onlarla dalga geçenler şeklinde bir bölünme var. Ha evet, onlardan da bahsedelim. Kemalistlerle dalga geçen bir güruh peyda oldu. Çoğunlukla, liberal-ikinci cumhuriyetçi-AK Partili bunlar. Her fırsatta Kemalistlere laf sokmaya çalışıyorlar.

Onlar neyi kutluyor? AK Parti’ye şirin görünmek için, İstanbul’un fethini mesela. ‘Kutlu Doğum Haftası’nı. Ya da ‘One Minute’ çıkışını Erdoğan’ın…

Özgür Mumcu’nun sözleri geliyor aklıma:

“Birinci grubun, daha ziyade liberal kesimin, bakışı babasına isyan eden bir ergen gibi. Tablo şöyle; Atatürk baba ve 15-16 yaşlarındaki takıntılı ergenler de babalarının söylediği her şeyi yanlış bularak, kendilerine yeni bir rol model arıyorlar. Diğer grup ise babasına âşık beş-altı yaşında bir çocuk gibi davranıyor. Babasının yaptığı her şey doğru, babanın yaptığı hiçbir şey eleştirilemez algısından öteye geçemiyor. Yazık ki bu iki algı dışında bir alan da bırakılmadı. Zaten kutuplaşma bu ikisinin sürtüşmesinden doğuyor.”


***

Kocamustafapaşa otobüsünde ise, 29 Ekim günü sessizlik hâkim. Ne kimsenin elinde bayrak var, ne yüzlerde Cumhuriyet düşmanlığı. Ne yüreklerde bayram coşkusu, ne bir anti 29 Ekim halet-i ruhiyesi. Sadece kayıtsızlık, bıkkınlık…

Şişhane’den Unkapanı’na doğru giderken köprü üstünde balıkçılar kendi halinde. Attila İlhan’ın “rüyalar büyüsün” dediği Atatürk Bulvarı yarı uykuda… Aksaray, Yusufpaşa, Haseki, Cerrahpaşa… İnsanlar hayat gailesinde. Kimisi bir günlük tatilini yapıyor, kimisi bugün de çalışıyor…

Bir ülkenin yurttaşları, Cumhuriyet’lerinin yıldönümünü kutlamalı mı? O günde kendilerini başka türlü hissetmeli mi? Hissetmeli galiba. Peki neden hissetmiyoruz? Çünkü bizim değil bu Cumhuriyet. Cumhuriyet’in bize verdikleri yeterli değil onu sahiplenmek için.

Alevinin sorunu var sistemle, inancına saygı bekliyor, çocuğuna zorla Sünniliğin öğretilmesini istemiyor. Kürt, Türk ile eşit haklara sahip olarak yaşamak istiyor. Bu sınırlar içinde kendi kendini yönetmeyi, siyasi tercihlerinin kabul görmesini istiyor. İşçi, emeğinin karşılığını istiyor, haklarını istiyor. Vatandaş, hastanede insan gibi tedavi olmak, okullarda çocuklarını doğru dürüst okutmak, devlet dairesine girdi mi saygı görmek istiyor.

Yani insanca yaşamak istiyoruz hepimiz. Ama olmuyor işte bu düzende. Bunlar olmayınca, ‘cumhuriyet coşkusu’ da olmuyor tabii.

Sonrası birinci cumhuriyetçilerle, ikinci cumhuriyetçilerin kavgası…

Üçüncü cumhuriyeti seveceğiz biz de. O, bizim cumhuriyetimiz olacak. Onu kurduğumuz gün bayram olacak…

Üçüncü cumhuriyeti bu sessiz çoğunluk kuracak…