12 Eylül ölmedi AK Parti’de yaşıyor

29 Eylül 2010, Çarşamba

26 Temmuz 2010

Mustafa Kuleli

kuleli@evrensel.net

12 Eylül’de yapılacak anayasa değişikliği referandumu vesilesiyle, 1980 askeri darbesi, idamlar ve işkenceler çokça konuşulur-tartışılır oldu bu aralar. Referandum geçtikten sonra 12 Eylül rejiminden ve uygulamalarından bir daha bahsetmeyecek köşe yazarları ve siyasetçiler bugünlerde Erdal Eren’den, Necdet Adalı’dan, cezaevlerindeki işkencelerden bahsediyor ve hatta darbeyle hesaplaşmak gerektiğini dillendiriyor. Başbakan tarihimizi, acılarımızı istismar ederek, daha Erdal Eren’in ismini bile doğru söyleyemezken, kürsüden sahte gözyaşları döküyor.

Tüm bunların bir aldatma çabasından ibaret olduğu, bu gazetenin okurlarının malumu. Sol içinde de AK Parti’nin 12 Eylül rejimi ile hesaplaşmak isteyeceğini, hesaplaşabileceğini düşünecek kadar saf kimse yoktur herhalde. (Yoktur değil mi?)

Yine de, nereden baksak zor bir iş var önümüzde…

AK Parti’nin anayasa paketine koyduğu küçük rüşvetler bazılarını cezp edebiliyor ve bu dostlarımız bu yüzden referandumda ‘Evet’ oyu kullanacaklarını deklare etmiş bulunuyor.

Bir de tabii statükocu ‘Hayır’cılar var ki, evlere şenlik!

İşte bu solcu ‘Evet’çiler ve statükocu ‘Hayır’cılardan farkımızı ortaya koymak, ulaştığımız her noktada, referandumda neden ‘Hayır’ diyeceğimizi tekrar tekrar anlatmak, AK Parti’nin antidemokratik yüzünü ve sermaye partisi olma niteliğini teşhir etmek, hayata ve siyasete nasıl baktığımızı anlatmak gibi bir görev ile karşı karşıyayız şimdi.

Bu vesileyle 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ne olduğunu, 12 Eylül’e nasıl gelindiğini, 12 Eylül rejimin nasıl devam ettiğini yeniden anlatmak durumundayız...

Mesela Süleyman Demirel şöyle sormuş: “11 Eylül 1980 günü, sıkıyönetime rağmen ülkenin her yerinde oluk oluk kan akıyordu. Nasıl oldu da 24 saat sonra her tarafta silahlar sustu ve her yer sütliman oldu?” İşte bu soruyu şimdi yeniden gündeme taşımalı.

Sonra, bizdeki 1980 darbesiyle Arjantin, Yunanistan ve diğerlerinin darbeleri neden bu kadar birbirine benzer?
Darbe olur olmaz ABD Başkanı Jimmy Carter’a “bizim çocuklar işi bitirdi” mesajının iletilmesini bu günlerde biz anlatmayacaksak kim anlatacak?

‘24 Ocak ekonomik kararları’ var sonra... Dönemin İşveren Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Halit Narin’in “Şimdiye kadar işçiler güldü, şimdi gülme sırası bizde” lafı var…
Ve son bir benzerlik daha:

1982 anayasası oylanırken darbeciler kendince bir oyun oynamıştı millete. Anayasa’ya ‘hayır’ oyu vermek, cuntanın daha uzun süre başta kalması, 1983 genel seçimlerinin yapılmaması demekti. Referandum’da anayasayı bu şekilde oylatmışlardı. Şimdi de AK Parti, aslında darbecilerden öğrendiğini tekrar ediyor ve nispeten demokratikleşme içeren bazı anayasa maddeleri ile kendi iktidarını pekiştirecek anti-demokratik maddeleri tek bir paket halinde halkoyuna sunuyor.

Bırakalım paketin içeriğini, önümüze getirilme biçimi bile anti-demokratik yani.

İşte bu kadar fark var darbecilerle aralarında bunların…